Bugün bir değişiklik yaparak bir filmden bahsetmek istiyorum; hem de tatlı mı tatlı, çok bilindik bir masaldan uyarlama olan bir Disney filminden =)
Eveeeeet, bugünün konusu Sindirella! Hepimizin yıllardır bildiği o
klasik "Külkedisi" masalının çiçeği burnunda Disney yapımı olan bu
filmi, beni çok acayip etkiledi. Dün izlediğimden beri dilimden
düşürmüyorum, gerçekten çooook tatlı bir film olmuş. Bu kadar beğenmemin
sebebi de o klasik-sıkıcı konusu değildir herhalde. Oyunculardır
efendim benim bu filme bayılma sebebim! Haaa bir de, Sindirella'nın şu
gördüğünüz müthiş elbisesi de büyük bir sebep olabilir tabii =)
Gelelim bayıldığım filmin daha çok bayıldığım oyuncularına; ben bu filmi çok önceden tanıtımı
yapıldığı sırada duymuştum, oyunculara da bakmışımdır muhtemelen ancak
zaman geçtiği için tamamen
unutmuşum. Dün de izlemeden önce hiç araştırmadığım için filmi izlerken
küçücük minicik tatlı şoklar geçirdim doğal olarak. Öncelikle "Ella
(Külkedisi) ne kadar da tatlı olmuş!" diye sayıklaya sayıklaya izlerken
bir anda dünyalar güzeli bir üvey anneyle karşılaştım. Cate Blanchett'ti
tabii ki! Onu bu filme bu rol ile getirerek o bilindik masala da kendi
animasyonuna da bence ilk golünü attı Disney. O nasıl muhteşem
oyunculuktur, nasıl bir güzelliktir... Hayatımda ilk defa üvey anneye
çok fazla kızmadım sanırım, kızamadım... =)



Anladığınız üzere bu kadına bayılıyorum ben, ancak bu "kötü kadın"
rolüyle kendisine tapar hale geldiğimi söylemeliyim. Şimdi sakinleşip
devam edeyim... Sırada üvey anneden daha çok şaşırdığım peri var; sıfır
beklentiyle izliyordum, nedense bu peri karakterinin silik
kalacağını filan düşünmüştüm ve böyle düşünürken Disney'den bir gol de
ben yedim... Buyrunuz bakınız;

Bu perimizin Ella'ya ilk göründüğü hali ama sonra periye dönüşünce Ella gibi ben de şaşırdım tabii;

Senin deli bakışlarına kurban Helena Bonham Carter...
Adını söylerken bile saygı duruşuna geçtiğimiz kadın... Bir insan
birbirinden bu kadar farklı ve deli deli karakterleri nasıl da böyle
kendine yakıştırır, onun her filminde ısrarla şaşırırım... Hepimizin bildiği o dengesiz ama tatlı peri nasıl
da güzel durmuş onda anlatamam. Ella'ya yaptığı elbiseye ya da o müthiş
balkabağı arabaya rağmen onun sahnelerinde gözlerimi alamadım ben bu
kadından, sadece onu izledim. Onu görüp görebileceğim birkaç küçücük dakikanın tadını
çıkardım... =)
Bu müthiş kadınları övmem artık bittiğine göre, prense geçeyim ben.
Ondan da aman aman bir yakışıklılık beklemiyordum niyeyse, normal bir
prens olacaktı işte benim gözümde (evet ben her gün prens görüyorum :D).
İlk gördüğümde algılayamadım, "Acaba? Olabilir mi? O mu? Yok ya
değildir, benzettim ben. " derken sesini bir duydum ki aman Allah'ım!
Evet evet ta kendisi, Richard Madden!
Game of Thrones izleyenlerimiz içinse nam-ı diğer, Robb Stark. Maalesef
ben onu sadece "Robb" rolüyle tanıyordum, e malum onu da çok
özlediğimiz şu günlerde bu adamı görünce ne izlediğimi unuttum ben bir
an =) Yakışıklı, kibar, romantik prens rolüne de cuk oturmuş bence. Onu
böyle görmek iyi oldu, oyuncu seçimleri için milyonuncu kez takdir
ediyorum ben bu film ekibini.
Oyuncu seçimleri demişken, Ella'dan (Sindirella) bahsetmemek olmaz. Ella'ya hayat veren Lily James'i
daha önceden tanımıyordum ben ancak bu rolüyle beni öyle bir bağladı
ki, bundan sonra rol aldığı hiçbir yapımı kaçırmayacağım herhalde. O
nasıl bir duru güzelliktir, nasıl bir masumluktur, nasıl bir
külkedisiliktir (evet tozlu-küllü hali bile çok tatlı), adeta bu rol
için yaratılmış gibiydi.
Bakmaya doyamadım ben bu kıza =) Bakmaya doyamadığım başka bir şey ise,
tabii ki aylar öncesinden gördüğümüz ve daha o zamanlar ağzımızın suyunu
akıtmış olan o müthiş elbise! Bu arada, balkabağı arabayı da çok beğendiğimi söylemem lazım.
Nasıl, gerçekten güzel değil mi? Renkleri ışıkta değişiyor gibi duruyor sanırım. Bu arada, meşhur ayakkabıyı da unutmadım. =)



Bu kadaaaar resimden sonra benim bu hikayeyle ilgili söyleyeceğim ufacık bir ayrıntı kaldı; klasik masalın hafif dışına çıkmışlar ana hikayede, şöyle ki; bildiğiniz üzere, Sindirella ve Prens, baloda tanışırlar. Prens tabii ki onun bu sihirli haline vurulur. Daha sonra camdan ayakkabıyla Sindirella'yı aradığında ve sonunda ayakkabı ona uyduğunda peri Sindirella'yı tekrar o geceki sihirli haline dönüştürür.
Bu hikayede ise; Ella ve Prens balodan önce ormanda tanışırlar, hem de Ella normal sihirsiz haldeyken =) Bu karşılaşmalarından-konuşmalarından sonra Prens Ella'ya aşık olur, babasına anlatır fakat babası oğlunun prenses olmayan halktan bir kızla evlenmesine izin vermez. Prens de yapılacak balo için sadece soylu kadınların katılması gerektiği kuralını değiştirir; taşradaki her kadının baloya katılmasını ister. Böylece ormanda gördüğü ve hakkında hiçbir şey bilmediği o kızı baloda bulacağını ummaktadır. Haa bu arada, Prensimiz tabii ki Ella'ya ormandayken, kendini bir Prens olarak tanıtmamıştı. Ella da baloya prensi görmek için değil, ormanda tanıştığı o çırak çocuğu görmeye gider zaten. Baloda birbirlerini gördüklerinde ise tabii ki birbirlerini tanırlar ve sonrası malum...
Bence bu hikayenin bu şekilde değiştirilmesi bu imkansız masalı daha gerçekçi yapmış. Benim çok hoşuma gitti bu ufak tanışma hikayesi.


Sonunda bitti galiba söyleyeceklerim =) Bir yazımı daha aşırı uzatmış bulunuyorum sanırım ama napsaydım, bu resimleri koymadan bir anlamı olmazdı bu filmden bahsetmemin. Hatta birkaç resim daha ekleyeyim, içimde kalmasın =)
Gelelim Disney'e... Animasyonlarıyla yarattığı o masal dünyasının zaten hayranıydım, bu şirketin elinden kötü bir yapım çıkması imkansızdı. Ama bu filmle beklentileri aşarak çıtayı çok yükselttin be Dinsey! Ben birkaç sene sonra izleyeceğimiz, yine bir masaldan uyarlama olan "Güzel ve Çirkin" filmini o kadar sabırsızlıkla bekliyorum ki anlatamam. Emma Watson'lu Belle nasıl olacak acaba? Hatta o sarı elbise nasıl olacak?.. Bundan daha iyisini yapmak zorunda olduğunun bilincindesindir umarım sevgili Disney... Hoş bundan daha iyisi nasıl olacaksa =)
Etiketler: Cate Blanchett, Cinderella 2015, Disney, film, Helena Bonham Carter, Külkedisi, Lily James, Richard Madden, Sindirella