Aslında bu blog için ilk aklıma gelen şey,
kitaplarımdan bahsetmekti. Fakat sonra içeriği genişletmeye karar
vermiştim. Ama bu kadar animeden/diziden sonra şimdi biraz da kitap sırası! Hem de yıllanmış, eski mi eski, tatlı
mı tatlı, seri mi seri, hatta efsane mi efsane kitaplarımda sıra. Tamam kabul, çoook eski değiller ama
kime göre neye göre di mi? =)
Tabi ki neyle başlıyoruz, Bir Genç Kızın Gizli Defteri ile! Bununla
büyüdüm mü desem, ergenliğim hatta çocukluğum bununla mı geçti desem,
Serra büyüdükçe ben de büyüyp olgunlaştım mı desem ne desem bilemedim.
Ama bende yeri ayrıdır bu serinin ve Serra'nın. Hatta Sırma'nın,
Melis'in, Esin'in, Sıla'nın...
İpek Ongun'un bu kitaplarla hayatıma ne çok şey kattığını asla
unutamam. Serra'nın ilk aşkları, ilk dostlukları, ilk kırgınlıkları...
Bana, ben daha küçücük bir kızken bile yol göstermeye başlamış meğer.
Dostluğu ondan öğrenmişim ben, sevmeyi ondan öğrenmişim. Hayal
kırıklıklarını ve sonu kötü biten şeyleri de ondan öğrenmişim ki bu
sayede acı çekmenin kötü bir şey olmadığını anlamışım. Az mı be!
Büyümüşüm işte, koca kazık olmuşum, daha ne!
Muhtemelen artık ezbere biliyorum onları ama hala aklıma geldikçe açar
okurum. Sırma'nın süslülüğünde kendimi bulurum mesela, Serra'nın
dostluklarına içim gider her seferinde. Her okuyuşumda Oktay'ı önce çok
sever, sonra da nefret ederim ki bu arada Özgür çoktan baş tacı olmuştur
bile. Alev'le Betül'e de ses çıkarmayan aptal Serra'ya hep çemkiririm.
Hele de Cüneyt'e ne demeli! Sırma'mızın Dubai'ye gitme sebebi, yakışıklı
bir de doktor vardı di mi? Peki ya Melis'in yaşadıkları? Arkadaşları
arasında ilk evlenen olmasına rağmen belki de en mutsuz olan ve 4
yaşında kızı varken ilk boşanan olmasına ne demeli? Esin'in arkadaşına
çok üzülmesi ama bu sırada kendinden yaşça büyük ve çocukları olan bir
adamla evlenmesi ne olacak? Sıla'yla Serhat'ın acılarını da unutmamak
lazım... Daha neler neler... Vay be, efsane bu benim için efsane!
Etiketler: arşiv, Bir Genç Kızın Gizli Defteri, gençlik, İpek Ongun, kiraz ağacı, kitap, Serra